Bireysel Psikoterapi

Kişinin öznel dünyası kader, çevre ve kalıtım bağlamında şekillenirken ruhsal yapı sayısız yaşam deneyimine göre organize olur. Süreçte mevcut sorunun derinliği önemlidir. Buna göre hangi bilimsel metodun ne şekilde uygulanacağına karar veren uzman, danışanla işbirliği içindedir. Duygu regülasyonu, farkındalık ve içgörü, güvenli bağlanmanın tesisi ve zihinsel entegrasyon tüm terapi yaklaşımlarının ortak hedefidir. Ancak her insan tek, özel ve biriciktir. Bu nedenle danışan-terapist iş birliği her daim yeni yol ve yöntemlere açıktır.

Bu yöntem ve yaklaşımlar kişinin yaşamış olduğu sıkıntının kaynağını araştırırken sonuç ortaya çıkan haritaya göre farklılık gösterir. Kişinin ruhsal haritası temel olarak dört kademe üzerinden kendini ortaya koyar. Bütüncül psikoterapistler tüm bu kademeleri kişinin ihtiyacına göre bilimsel olarak ele alır.

En dış halka bilişsel davranışçı kuramdır. Kişinin yetersizlik, çaresizlik, sevilmeme gibi temel inançları ve hatalı bilişsel şemaları, öğrenilmiş davranış ve düşünme biçimleri üzerine çalışılır; ev ödevleri, maruz bırakma, sistematik duyarsızlaştırma, sokratik sorgulama gibi yöntemlerle mevcut sorun çözülmeye çalışılır.

Ancak iç halkada bazı sorunlar kişinin çocukluk hatta bebeklik döneminden gelir ve gelişimi sırasında eşlik eden ebeveyn, aile ve çevreden kaynaklıdır. Doğumundan bugüne kadar kişiyi kendi öyküsünün kahramanı olarak gören bu iç halka ise psikodinamik yaklaşımdır. Önemli ötekiler dediğimiz çocukluktaki temel kendilik ve bağlanma nesneleri ile kurulan ilişkideki duraklama ya da ruhsal gelişim seyrindeki sapmalar psikodinamik bir yaklaşımı gerektirir. Bu noktada bilişsel davranışçı yöntemler yetersiz kalmaktadır.

En iç halka ise varoluşçu psikoterapinin alanını oluşturur. Ölüm, belirsizlik, yalnızlık, anlamsızlık, özgürlük, sorumluluk, varoluş anksiyetesi gibi kavramların etrafında dönen varoluşçu yaklaşım, varoluşçu felsefeden feyzalmıştır. Bu bağlamda her insan önünde sonunda varoluşçu psikoterapiye temas eder.

Bunlarla birlikte bütüncül psikoterapide çağdaş yaklaşımlar da önemli bir yer tutar. İnsanın temel motivasyon kaynağını duygular olarak gören duygu odaklı terapi duygu regülasyonu, duygu ve bilişlerin anlamlandırılması, primer duygulara erişim ve bunların adaptif, duruma uyumlu bir hale dönüştürülmesi çerçevesinde 6 ay-2 sene arası değişen bir süreç öngörür.

Bedensel odaklanma, somatik deneyimleme gibi çalışmalar duygu-biliş-bedenin ayrılmaz bir bütün olduğu fikriyle beden üzerinden ruhsal dünyanın sağaltımını hedefler.

Bu yaklaşımları danışanın ihtiyacına göre, yerine ve zamanına uygun bir biçimde kullanabilmek hızlı ve etkin bir terapi için gereklidir.

HÜCUM TERAPİSİ

Kısa bir zamanda hızlı yol katetme amacıyla uygulanan bir psikoterapi yöntemi olan hücum terapide, yaşanan probleme ve kişilik yapısına göre yapılandırılmış olan iki aşama vardır: İlk aşama 40 seansta, 10-15 gün içinde tamamlanır. Soyağacı çıkarma ve bebeklikten başlayan yaşam öyküsünün alınmasıyla kişilik haritası ayrıntılarıyla ortaya konur. Böylelikle kişinin içine doğmuş olduğu kültür, aile, akrabalıklar entegre olurken sosyal yaşam içerisindeki deneyim ve edinimleri kişilik haritasında yer bulur. Bu yaklaşım bize ayrıntılı bir yol sunarken otobiyografik hikayenin oluşumunu, yeniden yapılanmasını ve anlamlandırılmasını sağlar.

Ardından gelen psikoeğitim sürecinde ise psikoloji tarihinin temel yapıtaşları; kişilik yapısı ve sorunun niteliğine göre yoğunlaştırılmış olarak birebir işlenir. İlişkisel bir süreç olan bu 40 seans tamamlandığında kişi, içselleştirip kendine mal ettiği malzemeyle kendine bir bütün olarak bakabilme donanımına sahip olur. Bu noktada kişi, kendi dönüşümünü bir ölçüye kadar getirmiştir ve artık dolu bir alet çantasıyla arzu ettiği güzergahta ilerleyebilecek potansiyelini aktive etmiştir.

Hücum terapide ikinci aşama ise haftada bir olarak yapılandırılmış seanslardır. Terapinin bu kısmında bütüncül psikoterapinin bize sunduğu olanaklar çerçevesinde çalışılır. Kişinin yapısı, sorunu ve ihtiyacı bağlamında yeni bir terapi yolu tasarlanır.