“Üzerine düşünülmeden yaşanmış bir hayat yaşanmış sayılmaz,” diyor Sokrates ve Meriç Bilgiç ekliyor: “Üzerine durmadan düşündüğünüz bir hayat da yaşanmış sayılmaz.”
Yaşam dengedir; itidalde olmadır. Mikro düzlemde ve makro düzlemde, içeride ve dışarıda... Dengede zıtların birliği vardır, zıtların kavgası değil. Kavga yıkıcıdır ve son tahlilde hareketi durdurur. Birlik ise barışı ve hareketi içerir. Yılların çok konuşup ruhların sustuğu ömürler kavganın, dengesizliğin ve ıstırabın yuvası olur. Günler günleri kovalar, aylar ayları... Yıllar kaçışır birbirinden. Ama sessiz sedasız ruh, yaşamak için sırasını bekler, bekler, bekler. Derin iç çekişlerin soğuk soluğunda gözler uzaklarda bir hayale dalar, hayallere. Söylenememiş sözler, çalınamamış kapılar, atılamamış çığlıklar... Kederli silüetlere dönüşür uzaklarda. Bakışlar titrerken mum alevi gibi ruhlar da ıssızlaşır.
“Sesimi duyan var mı?” Ölüler sesimizi duyar mı? Ya da geçmişin hayaletleri? Bütün sözler ve sesler zihinde yankılanırken yaşam da kendi atonal müziğini sunar. Durduğunda sen ama sadece durduğunda uzun yol şoförü gibi yığılıverirsin bir ömrü taşımış halde. İşte o an koordinatlarını ararsın yeniden; hangi yola gittiğini, hangi yoldan geldiğini... Ve bazen bulamazsın ne yöne gideceğini. Ruhun o kadar suskunlaşmıştır ki duyamazsın onu. Kaybolmak ne aradığını bilememektir, ne yöne gideceğini. Kerteriz alacağın bir nokta yoktur. İlginçtir ki kaybolduğun yer aynı zamanda aramaya başladığın yer olur. İçinde kalp atışı gibi yanıp sönen bir fener vardır, seni sana hatırlatan. Öylesine sis ve karanlığın arasından yön gösterir sana. Ama yol göstermez. Hep gittiğin bilindik yollar varacağın yerden uzaktır artık. Kendi yolunu kurman icap eder, kendi inşanı yapman. Bildiğin cehennemden çıkıp bilmediğin cennete gitmek daha korkutucu olsa da kendi patikanı kurman ve ruhunun evini inşa etmen için davet eder hayat.
Hayat dengedir, zorluğu ve kolaylığıyla, acıları ve sevinçleriyle. Yaşaman gerekip de yaşayamadığın her şey bir gün gelir sana kendini yaşatır. Sen hangisini seçeceksin? Bildiğin yolları, sesleri ve hayaletleri mi yoksa kendi yolunu, sesini ve gerçeğini mi?
Kendi patikanı bulman dileğiyle...
Sinem Arıtemiz